TRT İzmir Radyosu Sanatçılarından Ağrılı Zeki Çiçek’in 1988’den beri üzerinde çalışarak, derlediği Ağrı yöresine ait, unutulmaya yüz tutmuş 104 türkü, Ege Patnoslular Derneği’nin desteklediği proje kapsamında gün yüzüne çıkarılarak kitaplaştırıldı
Ege Ağrı Kültür Federasyonu Başkanı İsmail Kaya’nın koordinatörlüğünü üstlendiği projede, 63 tanesi daha önce hiç gün yüzüne çıkmamış, 41 tanesi de unutulmuş, unutulmaya yüz tutmuş ya da az bilinen türkü yer aldı. Türkülerden 21 tanesi, 12 Ağrılı sanatçı tarafından yaklaşık 5 ay süren bir stüdyo çalışması ile albüm haline getirilerek CD’leştirilirken, aynı zamanda 104 türkünün tamamının söz ve notaları ile türküleri aktarmış olan 44 kaynak kişinin biyografilerinin yer aldığı A4 boyutunda 268 sayfa nitelikli teknik bir kitapta proje kapsamında hazırlandı.
Geçtiğimiz günlerde 4’üncüsü yapılan Taşlıçay Balık Gölü Festivalinde ilk defa görücüye çıkarak, katılımcıların büyük beğenisini toplayan projeyi, bizler de yakından görme ve projede yer alan türküleri canlı olarak dinleme şansı yakaladık.
Bunun üzerine Ağrı Hakimiyet Gazetesi olarak, festivale projeyi temsilen katılan Ege Patnoslular Derneği Başkanı Erdal Alaca, Projenin Derleyeni ve Müzik Yönetmeni Zeki Çiçek, Ege Ağrı Kültür Federasyonu Başkanı ve Projenin Koordinatörü İsmail Kaya ve projede yer almış olan sanatçılardan Murat Çur ile katılımcılardan takdir toplayan projeye dair mini bir söyleşi gerçekleştirdik. İstedik ki tarihe iz düşecek olan bu çalışmayı, daha geniş kitleler tanısın, desteklesin.
‘Halk sanatçılarının ırkı, cinsi, rengi yoktur’
Söyleşimizde ilk olarak, TRT İzmir Radyosu Sanatçılarından ve türküleri derleyen Ağrılı Hemşerimiz Sayın Zeki Çiçek’e projenin ne olduğunu ve nasıl oluştuğunu sorduk.
Çiçek sorumuza: “Öncelikle ilginize teşekkür ederim. Nasıl ki inşaat mühendisleri yaptıkları binalarla, gökdelenlerle, köprülerle övünç duyuyorsa, bizlerinde övünç kaynağı işte sizin de dinlediğiniz bu türküler ve halkın alkışlarıdır. Efendim ben uzun yıllar TRT bünyesinde çalışmış ve yedi bölge üzerine ihtisas yapmış bir halk sanatçısıyım. Halk sanatçılarının ırkı, cinsi, rengi yoktur. Ben de senelerce bu şiarla hizmet ettim. Edirne’den Kars’a hizmet etmediğim yer kalmadı. Birçok proje yaptım. Hani bülbülü altın kafese koymuşlar, ille de vatanım ille de vatanım demiş. Benim ki de o hesap. Kendi memleketim olan Ağrı’mıza bir proje gerçekleştirmeyi hep istedim. 1988’den beri de üzerinde çalıştım. Çalışmalarım bitince projemi birçok yere sundum ama altını sarraf bilir misali, çok daha büyük ve köklü kurumlardan kabul beklerken Ege Patnoslular Derneği’nin Yöneticileri projeye sahip çıktılar. Tabi çok zahmetli oldu. Detaylarına girmek istemiyorum ama neticede proje bitti ve bugün büyük bir onurla sizlerin huzurundayız. Ben, başta başkanlarımız olmak üzere, Yönetim Kurulu üyelerine ve emeği geçen herkese çok teşekkür ederim.” Şeklinde cevap verdi.
‘Bu proje önemli bir kültür projesi’
Zeki Çiçek’in ardından, projede çok büyük emekleri bulunan Ege Patnoslular Derneği Başkanı Erdal Alaca da projenin hayata geçirilme sürecini şu sözlerle anlattı:
“Biz, dernek olarak kurulduğumuzda açıkçası önümüze bir vizyon koyduk. Dedik ki, hemşehri derneklerinin taziye ve düğün arasına sıkışmış tabeladan ibaret olmasının
dışına çıkacağız. Memleketi aydınlatmanın başka yolları olmalı. Biz bu yolları bulacağız. Memleketimizin buna ziyadesiyle ihtiyacı var, bu yönde farkındalık ortaya koyacağız. Bu sebeple yöneticilerimizi en az bir lisans diploması sahibi ve alanında başarılı olacak şekilde seçmeye çalıştık. Böylelikle sıradanlaşmış dernekçi mantığını ilk elden reddetmiş olduk. Hâl böyle olunca düşünen, eleştiren, sorgulayan bir ekip ortaya çıktı. İşte bu ekibin içinde o dönem derneğimizin Başkan Vekili, Şu anda ise bizim de bağlı olduğumuz Ege Ağrı Kültür Federasyonu Başkanı olan İsmail Kaya kardeşimiz görüş ve önerilerini zaman zaman kendi sosyal medya araçlarından paylaşıyordu. Bu yazılardan biri Zeki Çiçek hocamızın da dikkatini çekmiş. Bu projeye kimse yeterli ehemmiyeti vermiyor ama sanırım bu arkadaşlar anlayabilir diyerek İsmail Bey ile iletişim kurmuş. Sonrasında İsmail Bey, projeyi bize anlattığında, biz de heyecanlandık ve Zeki Bey’i derneğimize davet ettik. Bizim karşılayamayacağımız kadar bir bütçe gerekiyordu. Biz de, “Bu proje önemli bir kültür projesi. Ağrı’nın bütün kamusal, yerel ve sivil kurumları, iş insanları seferber olacaktır. Herkes paydaş olmak için mücadele edecektir. Bu proje de yalnızca bize değil Ağrılıların ortak bir çalışması olarak halka mal olacaktır” diye düşünerek, kararttık gözlerimizi ve başladık. Maalesef beklediğimiz gibi olmadı. Neredeyse, çaldığımız her kapı yüzümüze kapandı. Destek sözü veren kurum, kuruluş ve iş insanları sanki buhar oldular destekten çok köstek gördük diyebiliriz. Birçok kuruma biz daha varmadan bize destek olmasınlar diye telkin ve kara propaganda gidiyordu. Defalarca projeyi feshetme safhasına geldik ancak yılmak, pes etmek bize yakışmayacaktı. Dahası biz pes edersek bir daha kimse böyle bir projeye kalkışmayacak, umutlar kırılacaktı. O sebeple bütün imkanlarımızı kullanarak önümüze koyduğumuz işi bitirdik ve bugün bunun verdiği haklı gurur aynı zamanda hâlâ tam manasıyla anlaşılmamış olmanın burukluğu ile buradayız. Başta Zeki Çiçek, İsmail Kaya, sanatçılarımız, kaynak kişiler, Yönetim Kurulum, destek olan herkese ve sizlere çok teşekkür ederim.”
‘Bu çalışma bundan yüz sene sonra da yaşayacak bir külliyat niteliği taşıyor’
Festivalde seslendirdiği türkülerle dinleyenleri kendisine hayran bırakan Sanatçı Murat Çur ise duygu ve düşüncelerini şu ifadelerle anlattı:
“Memleketimde, memleketimin insanlarına, memleketimin türkülerini okumak gerçekten büyük bir şeref, büyük bir mutluluk. Bu çalışmada yer almam talep edildiğinde bir an bile düşünmedim. Gerçekten de çok büyük emekleri barındıran bu çalışma bundan yüz sene sonra da yaşayacak bir külliyat niteliği taşıyor. En azından bundan sonra bu tip çalışmaların yapılmasını teşvik edecek. Bu çalışmaya ben de omuz vererek, çorbada tuzumun olmasını istedim. İlk başta ortaya nasıl bir şey çıkacağını ben de bilmiyordum. Ama şimdi görüyorum ki, bu, yüzyılda bir yapılabilecek kadar nitelikli bir kültür projesi ve ben de yer almış olmaktan dolayı gururluyum. Sizin de bahsettiğiniz gibi halkın bir teveccühü oldu. Şüphesiz bu her sanatçıyı mutlu eder. Projedeki tüm paydaşlara çok çok teşekkür ederim. Umarım bu türküler kaderine terkedilmez. Festivallerde, şölenlerde, tanıtım günlerinde tercih edilerek halkla buluşturulur ve Ağrı’mızın tanıtımına fayda sağlar.”
‘Biz istiyoruz ki Ağrı’ya has tanıtım, şölen ve Festivaller her yönüyle Ağrılı olsun.’
Son olarak projeye dair konuştuğumuz, proje koordinatörü ve projeye büyük emekler vermiş Ege Ağrı Kültür Federasyonu Başkanı İsmail Kaya da Ağrı Yöresi’ne dair kültürel çalışmalarına devam edeceklerini belirterek: “ Yaklaşık bir buçuk senedir bu projeyi yürütüyoruz. Esasen gerek yerelde, gerek metropollerde ilimize dair yapılan çalışmalarda ilimize ait türkü, şarkı, stran, dengbejî gibi eserler neredeyse hiç yer almazken, bunların dışında kalan ve başka illere, bölgelere ait olan eserlerin çalınıyor, okunuyor olması bizi rahatsız ediyordu. Bakın, burada yani Taşlıçay’ın kimliği haline gelen Balık Gölü Festivalinde bile program aralarında, protokol konuşmaları aralarında “dama çıkmış bir güzel, delilo delilo destane” türküsü çalındı hep. Elbette bütün türküler güzeldir. Hangi dilde olursa olsun güzeldir. Bu türküleri evimizde, arabamızda, envai yer ve zamanlarda dinleyebiliriz. Ama Ağrı’mızın türküleri yok olmaya mahkum bırakılmışken, Ağrı’ya has yapılan programlarda başka yörelerin türküleri açıkçası öze dokunmayan, iğreti bir görüntü koyuyor ortaya. İşte bizim serüvenimizde burada başlıyor. Biz istiyoruz ki, Ağrı’ya has tanıtım, şölen ve festivaller her yönüyle Ağrılı olsun. Ağrı türküleri çalınsın, stranları okunsun, Ağrı’nın hikayeleri anlatılsın. Bundan dolayı böyle bir projeye yeşil ışık yaktık. Proje bize ilk geldiğinde içinde Kürtçe olup olmadığını sorduk. Yalnızca bir eserin Kürtçe-Türkçe karışık olduğunu duyunca biraz üzüldük. Ama proje bu şekildeydi. Projeye saygı gereği değiştirin ya da ekleyin demek istemedik. Ancak bundan sonraki çalışmamızın da temellerini attığımızı ve gerekli desteği bulabilirsek bunun tamamen Kürtçe olacağını buradan söylemek isterim. Elbette böyle bir kitaba memleketimizin görsel sunumlarını da ekledik. Tam anlamıyla kültürel, sanatsal, tarihi ve yöresel bir tanıtım enstrümanı oldu kitap ve CD’miz. Hem kitapta hem de CD’de yer alan “Kösedağ’dan Gör Ovayı” isimli türkümüz ise il merkezini ve 7 ilçeyi 8 kıtada anlatan bir türkü. Bu türkümüze de 7 ilçe ve il merkezimizde uygun olarak klip çekimi yapılarak klipte bu köklü ve kalıcı eserin bir parçası haline getirilecek. İlerleyen zamanlarda hem CD, hem kitap ve hem de klibe tüm dijital platformlardan ulaşılabilecek. Projemizin kapsamı bu şekilde, maalesef henüz yeteri kadar anlatamadık. Umarım ki ilerleyen süreçte anlaşılarak, memleketimizin tanıtım faaliyetlerinde kullanılır. Ben de en başından bu güne destek olan, emek veren, iyi dileklerde bulunan herkese bilhassa her türlü engellemeye rağmen yılmadan devam edip, sonuna kadar götüren yol arkadaşlarıma teşekkür ederim.” Diye konuştu.